3 x 5 + TEMMUZ = ONUR
Üç Beş Temmuz kurtuluşumuz Akdeniz’imizin kıyılarında
Birincisi Antalya’da
Tarih boyunca bilinenlerden de eski medeniyetlerin nöbet değiştirdiği, medeniyetlerin bekçisi olan Türk milleti son kurtuluş savaşından önce LİGORTA ve RUDİ isimli İtalyan vapurlarıyla 5 Temmuz 1921 (hicri 1337) tarihinde, salı günü saat 19.45’de İtalyanların işgalinden sonra Antalya’mızı terk etmeleri ile Antalya kurtuluş savaşında ilk kurtulan şehirlerimiz arasında yerini almıştır.
Diğerleri ise Türk ordusunun Hatay’a girişi ile İskenderun ve Hassa Aktepe’nin Fransız işgalinden kurtuluşudur. Bu üç önemli olayın aynı gün ve ayda, senelerinin ise farklı olması kurulan Türkiye Cumhuriyetimizde yazılan Türk kurtuluş savaşı tarihinde, Kuvayı milliye tarihinin odak noktaları olmuştur.
30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros anlaşmasının 25. maddesinde bulunan Türk ordularının bulunduğu yerler, genel barış yapılıncaya kadar Türk idarelerinde kalacaktır maddesine uyulmayarak çeşitli bahanelerle mütareke hilafına işgal edilen topraklarımızda kurtuluş savaşı mücadelesi başlamış oldu.
İbretli anılar tuallere ve resimlere aktarıldı. Hiçbir millet hiçbir devirde yaratamadı bu muhteşem manzaraları TÜRK milleti önderi ATATÜRK ile el ele vererek, heyecanla ana-evlat, bacı-kardeş hürriyet hasretine kavuştu. Tarih o günlerden sonra TÜRK milleti ve gelecek nesilleri için tekrar dile geldi.
Kırk asırlık Türk yurdu Anadolu topraklarında Türklük için vurulan tescil damgası tasdik olmuştur.
Bizler bu günleri dolu, dolu yaşıyoruz. Hür olmak hür yaşamak, Ay yıldızlı bayrağımız altındaki duyguyu yaşamak, hissetmek tarifi imkansız bir güzelliktir. Akdeniz’in incisi tatlı bahar rüzgarlarının estiği üç şehrimiz inci kolyenin Ankara imamesinde inci dizileri gibidir. Düğün coşkusunda, 5 Temmuzlarda çelik safların üzerine sürülen, ağızları köpüren, doru ve yağız atların dört nala koşarak sanki yürümeyip ummanda yüzer gibi gelmesi şifalı bir rüzgar gibi ilkbahar havasındaki dekor ile zaferlere susayıp, doyamayanların çelik duvarlar ile kucaklaşıp öpüşmeleri ve saflardan, saflara nesillerden, nesillere dörtnala Mersin, Maraş, Antep, Afyon, Erzurum, Dumlupınar, Kore, Kıbrıs ve en son Güneydoğuda koşuşanların sesi Bütün karışık coğrafya çizgilerin üzerinden yıldız gibi parlayarak geçen ve nihayet zindan ve esir yaşantılara ebedi ışığı ve hürriyeti taşıyan ilahi aşkların, isimsiz kahramanların günü nice BEŞ TEMMUZLAR kurtuluş günlerimiz olmuştur.
Yaşadığımız Hürriyetin bedelini Devletimizi, Bayrağımızı ve inandığımız manevi değerleri sevmek ve bunu her zaman dile getirerek ödemek borcumuzdur. Çanakkale, Yemen ve Kurtuluş savaşımızda birlik beraberlik içinde savaşan insanların torunları olan bizlere, yaşadığımız topraklarda bir daha asla ve asla başka kurtuluş günlerini kıyamete kadar Cenabı Allah tekrar nasip etmesin.
İkinci 5 Temmuz
Hatay devletinin Türkiye Cumhuriyetine ilhak olması ile Kahraman Türk ordumuzun Payas sınırında toplanan 7. Tümen 41. Alayın 1. Taburu ile bir topçu bataryasının süvarilerinden oluşan birlikler Binbaşı Süleyman Dinçsoy komutasında altında 5 Temmuz 1938 tarihinde salı günü sabahı sabah ezanı okunurken saat 05.00 de Hatay sınırını geçerek saat 11.45 te Büyük iskele tarafından İstasyon caddesinden bu günkü 5 Temmuz caddesinden İskenderun’a Büyük coşku sevgi gösterileri ile karşılayan TÜRK halkına ulaştı.
Üçüncü 5 Temmuz
5 Temmuz 1938 tarihinde sabah namazı ile beraber İskenderun’daki birliklerle aynı anda harekete geçerek sınırını geçen Halaskar 48. takviyeli Türk Dağ alayının 3 Piyade taburu, bir cephe bataryası, bir süvari bölüğü ile istihkam ve muhabere birliklerinden meydana gelen kuvvetlerin komutanı albay Şükrü Kanatlı komutasında ilk adım atan asker Kadirli’li Sancaktar Mehmet Ali Kaya idi. Daha sonraları Orgeneral olarak Kara Kuvvetleri Komutanı olan” rahmetli Kurmay Albay Şükrü Kanalı’nın atının üzerinde asil vakur bir süvari olarak tunç çehresinde biriken ter damlaları elmas gibi parlayışını gören Türk halkı bu ter damlası kaynağından kucaklayıp, sararak doya, doya içmek istiyordu. Yeryüzünün en temiz çehresi olan Türk subayının yüz ifadesi işte bize yakışan, irade ve şefkat dolu bakışlarındaki komutanını kucaklarken “Yaşasın TÜRK ORDUSU, VAROL BÜYÜK ATATÜRK” sözleri ile İskenderun’a girişleri Hatay’ın kurtuluşuna vesile olmuştur. Aynı gün Akşamı İskenderun’daki kutlama balosuna yetişen Albay Şükrü Kanatlı emekli olduktan sonra 15 Ocak 1954 yılında İstanbul’daki evinde tedavi gördüğü Akciğer kanserine yenik düşerek vefat etmiştir. Cenabı Allahtan İskenderun ve Hatay’ın kurtuluşunda emeği geçen şehit ve gazilerimizle beraber rahmetle anarım.
5 Temmuz da 2500 kişilik Fransız birliğine karşı 2500 Türk birliklerinin Payas ve Hassa sınırında İskenderun’a ve Aktepe’ye girişleri ile TÜRK ordusu Hatay’a girmiş olmakla beraber İskenderun körfezi ve limanı da fiilen geri alınmıştır. Türkiye için hayati önem taşıyan bu bölge sınırlarımız içine alınarak MİSAKI MİLLİNİN DENİZ COĞRAFYASI tamam olmuştur. İskenderun körfezinden kalkan gemilerimiz Antalya’mıza da rahatlıkla gelme imkânına sahip olmuş Antalya’nın akaryakıt ihtiyacı uzun sure gemilerle İskenderun’dan karşılanmış, bugün faaliyette bulunan Ferrokrom tesislerinin krom ihtiyacı Elazığ ve yörelerinden İskenderun’a trenle getirilerek zenginleştirilip, İskenderun limanından gemilerle günümüze kadar Antalya’ya getirilmektedir.
Hatay’ın işgali sırasında şimdiki Büyük millet Meclisi Başkan yardımcısı Murat Sökmenoğlu’nun babası Tayfur SÖKMEN bağımsız Antalya Saylavı (Milletvekili) idi. “Bu konuda Atatürk ile yapılan bir sohbette Antalya ile Antakya arasında sadece bir harf farkı vardır. Her ikisi de vatan toprağıdır” demiştir.
Türk ordusunun Hatay’a girişinden sonra 6 Eylül 1938 de kurulan Hatay Devlet reisi (Cumhurbaşkanı) Tayfur SÖKMEN olmuştur. Hatay devletinin Bayrağı Türk bayrağının aynısı olarak kabul edildi. Hatay mücadelesinde ölenlerin kanlarını sembolize edebilmek için yıldızın içi beyaz çizgi çerçeve ile kırmızı olarak bırakıldı. 10 ay 26 gün süren Hatay devleti Hatay kamu kurultayı “Hatay devlet meclisi”nin 26 Haziran 1939 da Türkiye’ye katılma kararı aldı. Kırk asırlık Türk yurdu olan Anadolu toprağının kopmaz parçası Hatay Anavatan’a katıldı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 7 Temmuz 1939 da 3711 sayılı yasa ile Hatay Vilayeti kuruldu. Hatay il sınırı içine Adana “Seyhan” ilinden Dörtyol ilçesi ve Erzin nahiyesi ile Hassa ilçesi ile Aktepe nahiyesi de alınarak bugünkü Hatay sınırları çizilmiş oldu. “Hassa ilçesi tarihte birçok olaylara şahit olmuştur. Büyük isyanların bastırılması sonrası bu bölgeye yerleştirilen Osmanlının başarılı Hassa asker ocağının ismini almıştır. Biraz ileride bulunan yerleşim alanı da isyanlardan temizlenip ıslah olmasında dolayı İSLAHİYE ismini almıştır.”
18 Temmuz 1939 da Hatay Vilayetinin ilk Vali ataması yapılarak Şükrü Sökmen Süer göreve başlamış oldu. Türkiye Cumhuriyetimizin gerçek olan ve Hatay şehidi Ulu Önder Atatürk’ün arzu ettiği fakat göremediği Misak-i milli sınırları son defa eksik tamamlanmış olarak çizildi ve Dünya haritalarında yerini almış oldu.
İtalyan Askerleri Antalya’dan çekilirken Deppoy denilen bugünkü Antalya Orduevi binası önünde devir teslim töreninde Türk ve İtalyan Askerleri bir aradan. Bu Çekilişte Türk Ordusuna Silah, Cephane, Mühimmat, Top ve Uçak bırakmışlardır.
Hatay Türkiye’ye bağlanmadan önce Hatay’a Doğudan giren ilk Türk ordusu Antakya Meclis binası önünden Vilayet konağına Asi köprüsü üzerinden yürüyüşleri.
Özkan Ekekon