Ey Hadsiz!
Bu yazı günümüzün hadsizlerine (makam ve şöhret budalası, egoist, benmerkezci, başkalarının üzerinden bir yerlere gelip prim yapmaya çalışan) saldırgan densizlerine ithaf edilmiştir.
Öfkelisin.
Kızgınsın.
Hazımsızsın.
Kuduruyorsun.
İçin içine sığmıyor.
Kıskançlıktan hop oturuyor hop zıplıyorsun.
Ne yapacağını, nereye saldıracağını bilemez haldesin.
Şaşırmışsın.
Muvazeneni kaybetmişsin.
Ey Hadsiz, seni anlamaya çalışıyorum. Çizdiğin resme bakıyorum:
Herkes senden bahsetsin istiyorsun ama bahsetmiyorlar.
Kendini dev aynasında görüyorsun ama cüce olduğunu herkes biliyor.
Her yerde ismin duyulsun istiyorsun ama uçkurun seni ele veriyor.
Haktan hukuktan dem vuruyorsun ama en büyük hakları yediğini, yola çıktıklarını yolda bıraktığını, güvenilmez olduğunu seni yakından tanıyan herkes biliyor.
Kıskançlığın ve ihtirasın arttıkça muvazenen bozuluyor. Muvazenen bozuldukça saldırganlaşıyorsun. Saldırganlaştıkça çirkinleşiyor,
çirkinleştikçe gerçek hüviyetinle sahne alıyorsun.
Haklısın, seni anlayabiliyorum ve pencerenden baktığımda da sana hak vermiyor da değilim. Çirkinleşmekte, saldırganlaşmakta haklısın.
Haklısın çünkü;
Gerçeklerin er yada geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var. Ve ortaya saçılan gerçekler seni acıtıyor. Prim yapamamanın çaresizliğini iliklerine kadar hissediyorsun. Yaşadığın her an gerçeğin acı tokadını yiyeceksin.
Keşke elimde imkânım olsaydı da sana nasihat edebilseydim. Ama görüyorum ki o kritik eşiği geçmişsin. Pandora’ nın Kutusunu açmışsın. Saçmışsın ortaya kıskançlığı ve kötülükleri.
Her hadsiz gibi sende gün geçtikçe çirkinleşecek ve çirkinleştikçe de kaçınılmaz son olan itibarsızlığın zirvesine çıkacaksın.
Her hadsizin çıkacağı bu dönülmez yolda hiç durmadan yürüyeceğinden hiç ama hiç kuşkum yok. Ta ki birisinin gelip sana haddini bildirinceye kadar.
Not: Herhangi bir kişiyi hedef alınmamakla birlikte günümüzde pek çok insanın bu tipte olabileceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir.