Ağır Ağır Ölenler

AĞIR AĞIR ÖLENLER

Hayatta en acı şey yaşarken ölmektir.

Her anının dolu dolu yaşanması gereken hayat sermayesini o kadar lüzumsuz ve boş işlerle harcıyoruz ki. Bıkkınlık, bezginlik, yaşama sevincini kaybetme ve kendini boşlukta hissetme. Bunlar insanı yaşarken öldüren duygular. Bu duygulara günümüz insanı çok ama çok sık karşılaşıyor. Neden, nasıl ve niçin olduğunu iyi irdelemek lazım.

Hayatında monotonluktan kurtulamayanlar, tükenmişlik sendromuna yakalananlar, içten içe kokuşanlar aslında yaşarken ölmüş kişilerdir. Yaşıyorlar ama sadece ve sadece nefes alıp vermenin ötesinde bir yaşam belirtisi göstermezler.

Ne güzel söylemiş Pablo Neruda;

Ağır ağır ölürler; okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.”

Ölmemek ve daima diri kalmak için içten içe çürümemek lazım. Sürekli aktif ve dinamik ruha sahip olanlar ayakta kalırlar ve yıkılmazlar. Okumayan, dinlemeyen, hoşgörüden uzak, toplum için çalışmayanlar ne dünyadan zevk alırlar ne de başkalarına zevk verirler.

Okuyanlar, dinleyenler sürekli bir yenilenme içinde olurlar. Okudukça anlar, öğrenir, bilir ve kendini geliştirir. Okudukça çevresine ve topluma sevgi ve hoşgörü ile bakar.

Hoşgörü ve toplum sevgisi olmayan, kin ve nefretle yaşayan ve hareket edenler ise kinlerinde boğulur giderler.

Hayatta iken devrilip gitmemek, yaşarken ölmemek için okumak, dinlemek gerekir.