Anayasa Mahkemesinin Ş. Can Atalay Kararları Hakkında

Anayasa Mahkemesinin Ş. Can Atalay Kararları Hakkında

Bu yazının yazıldığı saate İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesinin ikinci kez verdiği 25.10.2023 tarihli ihlal kararı hakkında henüz bir karar vermemişti.

Bilindiği gibi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan 2022 tarihinde Gezi Davasında Osman Kavala’yı “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay’ın arasında bulunduğu 7 sanığı ise darbeye kalkışmaya yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Bu aşamada, Can Atalay cezaevinde tutuklu bulunurken 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisinden (TİP) Hatay milletvekili seçildi. Can Atalay ve birlikte yargılandıkları şüphelilerin dosyaları ise bu aşamada Yargıtay 3. Ceza Dairesindeydi. Can Atalay ve avukatları Yargıtay’dan, Atalay’ın milletvekili seçilmesi ve yasama dokunulmazlığı bulunduğu nedeni ile yargılamada durma kararı verilmesi ve Atalay’ın tahliye edilmesini istediler.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay’ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi istemini kabul etmedi. Daire, 28 Eylül 2023 tarihinde Can Atalay ve birlikte yargılandıkları şüpheliler hakkındaki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği mahkûmiyet kararını onadı.

Ancak bu onama kararından önce Anayasa Mahkemesinin emsal nitelikte sayılması gereken Mustafa Balbay, Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu adlı üç milletvekili hakkında verdiği yasama dokunulmazlığı nedeni ile seçilen kişinin tahliye edilmesine ilişkin kararı vardı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 13.07.2023 günlü kararında, Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarını değerlendirip tartışmadı.

Yargıtay’ın yukarıdaki kararından sonra Anayasa Mahkemesi Can Atalay ve avukatlarının 2013/53898 sayılı bireysel başvurularını karara bağlayarak; Anayasa’nın “hak ve özgürlükler yasayla düzenlenir” maddesine yollama yaparak hak ihlali sonucuna varmıştı.

Anayasa Mahkemesi bu kararında şöyle diyordu:

  1. 1. Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
  2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
  3. 1. Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Muammer TOPAL, Yıldız SEFERİNOĞLU, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE’nin karşı oyları ve OY ÇOKLUĞUYLA,
  4. Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Muammer TOPAL, Yıldız SEFERİNOĞLU, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE’nin karşı oyları ve OY ÇOKLUĞUYLA,
  5. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,
  6. Kararın bir örneğinin hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/178) GÖNDERİLMESİNE,
  7. Başvurucuya net 50.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
  8. 2.220,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 21.020,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
  9. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
  10. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/10/2023 tarihinde karar verildi.

Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi kararın bir örneğinin yerine getirilmesi ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesini (E.2021/178) işaret etmişti.

Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesinin kararına karşın, Anayasa Mahkemesi kararını Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiş ve bir bakıma gönderme kararı vermişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise bu kez Anayasa mahkemesinin hak ihlali kararına uyulmayacağına ve ayrıca Anayasa mahkemesi üyeleri için suç duyurusu yapılması kararı verdi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından Yargıtay Başkanlığı tarafından 10 Kasım’da yapılan açıklamada, “Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır” denildi. Ayrıca açıklamada Anayasayı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesinin söz konusu davada, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14’üncü maddesini işlevsiz bırakıldığı öne sürüldü.

Fakat Can Atalay ve avukatları tarafından hukuk savaşımı sürdürüldü ve bu kez Anayasa mahkemesinin ilk ihlal kararı uygulanmadığı için yeniden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundular.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın “AYM’nin ihlal kararının uygulanmaması” başvurusunu 21 Aralık Perşembe günü karara bağladı.

Kurul, Gezi Parkı davasından tutuklu bulunan Can Atalay’a ikinci kez “hak ihlali” kararı verdi.

AYM Genel Kurulu’nun kararında şöyle denildi:

“Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ise 11 oya karşı 3 karşı oy ile karar vermiştir.”

Görüldüğü gibi Anayasanın 67. maddesinin ihlali hakkındaki yukarıda yer verdiğimiz ilk kararda beş aykırı oy sayısı aynı konudaki bu yeni kararda üçe inmiştir.

Kararda ayrıca, Atalay’ın mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesine oy birliğiyle hükmedildi.

Hükmün yerine getirilmesi için Can Atalay hakkında verilen karar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Yüksek Mahkeme Can Atalay’a 100 bin TL tazminat verilmesine de hükmetti.

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, Can Atalay ile ilgili ihlal kararının uygulanmaması üzerine ikinci defa Av. Can Atalay’ın ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine’ karar vermiştir.

Burada en önemli hususlardan biri Anayasa Mahkemesinin oy birliği ile ‘..hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine  gönderilmesine ..’ karar vermesidir.

Böylece Anayasa Mahkemesi Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmesine oy birliği ile karar verip Anayasanın 153. maddesinin uygulanmasının zorunlu olduğunu açıkça belirtmektedir.

Bu kararla Yargıtay Başkanlığının 10 Kasım da yaptığı açıklamadaki:

“Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır” iddiasına da cevap verilmekte ve Anayasanın 153. maddesine bir kez daha haklı olarak dikkat çekilmektedir.

Şimdi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin vereceği karar kamuoyu tarafından merakla beklenmektedir. Ancak bu mahkemenin ilk verdiği gönderme kararını Yargıtay 3. Ceza dairesinin benimsediği gerçeğini de unutmamak gerekir.

Anayasanın 153. maddesine göre; Anayasa Mahkemesi kararlarının (….) yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını kabul etmemiz ve sürünceme de bırakmadan derhal uygulamamız gerektiği görüşündeyim.

İzzet DOĞAN

Em. İstanbul Hakimi