Güruh aynı güruh

Güruh aynı güruh

Kurtuluş Savaşının üzerinden henüz 7 yıl geçmişti ki genç Türkiye Cumhuriyetinin kurulusunun mutluluğuna gölge düşüren büyük cinayet 23 Aralık 1930 yılında gerçekleşmiştir.

Yoktan var edilen, umut kesilmiş yoğun bakımda ölmesi beklenen hasta imparatorluktan bir mucize olmuş Cumhuriyet bebeği doğmuştu.

Özellikle Ege bölgesi bu anlamda en çok can kaybı veren evi yakılan yıkılan namusuna dokunulan bir bölge olmasına rağmen Teğmen Mustafa Fehmi Kubilay ve bekçi Hasan ve Şevki’yi hunharca öldürülmesinin nedeni tarif bile edilemez.

Şaşırıyoruz! ama, tarihin derinliklerine indiğimizde peygamber efendimizin (632) ölümünden 48 sene sonra (680) de torunları ehli-beytin katledilmesi yani Kerbela olayının gerçekleşmesi olayı da gösteriyor ki peygamberine saygısı olmayıp torunlarını katledenler, Kurtuluş Savaşından 7 yıl sonra din elden gidiyor diye halkı kışkırtılarak Teğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı ve Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin katledilmesine şaşırmamak lazım.

Bu güruh Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de katliam yapan aynı zihniyetteki güruhtur.

Din adına insan yaşatılır, kafa kesilmez. Maalesef Kerbela’da Hasan Hüseyin’in kafasını kesenler İzmir’de Kubilay’ın kafasını kesenler, feminist İlahiyatçı Gonca Kuriş’i domuz bağı ile bağlayarak katledenler aynı güruh.

4 kitap ve 4 dinde de insanı yaşatmanın önemine dair ifadeler vardır. Nefsi Müdafaa olmadıkça ve vatana saldırı söz konusu olmadıkça savaşmak ve insan öldürmek cinayetse, hiçbir suçu günahı yokken, sadece aynı düşünce tarzıyla düşünmüyor diye, insanların katledilmesi İslamiyet’e asla bağdaşmayan bir davranıştır. Maalesef İslamiyet’in adı kullanılarak İslamiyet kirletilerek yapılmış bu davranışların belki farkında bile değiller.

Bu Katiller bu insanlar indirilmiş dinin savunucusu olamazlar uydurulmuş dinin gölgesinde bu cinayetleri bu katliamları yapmaktalar.

Teğmen Kubilay’ın başını kestikten sonra akan kanına avuçlarıyla içtiği söylenen Derviş Mehmet insan bile değildir. Ancak bir yamyam olabilir, neden mi ancak Yamyamlar insan kanı içer, insan eti yer.

Müslüman olamaz, ancak Müslümanların adını kirleten bir şahıs olarak ondan bahsetmek gerekir. Çünkü İslamiyet’te insan başı kesmek, kanını içmek sebebi ne olursa olsun hiçbir hadiste ve Kuranı Kerim’in hiçbir ayetinde bulunmamakta.

Aydınlarımıza, gazetecilerimize, akademisyenlerimize, kadınlarımızı, erkeklerimizi katleden bu katliama da, dinin elde ettiğini mazeret olarak gösteren bu güruh, askerlerimizi diri diri yakan güruhla aynı güruhtur.

Din elden gidebilecek bir nesne değildir. Temiz İnsanların temiz kalplerinde yer alan hiçbir zaman oradan çıkmayacak ve kaybedilmeyecek manevi bir değerdir.

Teğmen Kubilay’ın, değerli feminist İlahiyatçı, Gonca Kuriş’in, değerli akademisyen Hablemitoğlu’nun Aralık ayı içinde farklı tarihlerde katledilmesi dolayısıyla bugün bu yazımda bir kez daha onları özlem ve minnetle anıyorum ruhları şad olsun. Onları katleden güruhu kınıyorum bir daha bu tarz elim olayların yaşanmamasını temenni ediyorum.

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.

Yaratılanı sevelim, yaratandan ötürü.

Suna ÜLGER

EMKADER (Emekçi Kadınlar Derneği) Başkanı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın