HAVLAYANA TAŞ MI ATMALI?
Hayat her şeye rağmen güzel ve yaşanmalı. Ancak nedense insanlarımız hayatı zorlaştırmak adına ne gerekiyorsa yapıyorlar.
Birbirimize o kadar tahammülsüz hale geldik ki anlatılmaz. Herkes herkesle kavgalı ve birbirimizin kuyusunu kazmakla meşgulüz.
Başkalarının mutsuzluğuyla, başarısızlığıyla tatmin olan, rahatlayan insanlar da var.
Maalesef huzur toplumu değil kavgalı bir toplum olduk. Toplum olarak gerildikçe gerildik. İnsanımız barut fıçısı gibi. Bir kıvılcımla parlamaya hazır. Bu ortamda gerginlikten uzak durmak, alttan almak çok önemli. Düşünün trafikte gidiyorsunuz bir anda size bağıran, küfreden birisi çıkıyor karşınıza. Ne yapacaksınız? Ona uyup kavga mı edeceksiniz, yoksa buyur kardeşim geç mi diyeceksiniz? Bunu da bir korkaklık olarak algılamamak lazım.
İbni Hacer’in “Her havlayana bir taş atsanız yeryüzünde taş kalmaz” sözü ne kadar yerinde bir söz.
Yine bir güzel söz; “kötülüğe kötülükle karşılık her kişinin harcı, kötülüğe iyilik er kişinin harcı” diye.
Hayatta etkiye tepki vardır. Doğal olarak insanın tepkisi bu olur. Ancak çözüm bu değil tabii ki. İbni Hacer’in dediği gibi her havlayanı muhatap alır ve taş atarsak, sadece havlamanın şiddetini arttırırız.
Havlayana taş atmalı mıyız? Asla. Bu hiçbir zaman çözüm olmayacaktır. Bence bırakın taşlar yerinde dursun, onlarda havlamaya devam etsin.
Siz karakterinizin gereğini yerinde sergilemeye devam ediniz. Onlar taş atsa da siz gül atmaya devam edin.