Hiçlik İçinde Hiç Olmak

HİÇLİK İÇİNDE HİÇ OLMAK 

İnsanlar hayatları boyunca bir şeylerin peşinde koşarlar. Kimi makam peşinde, kimi zenginlik peşinde.

Esasında insanoğlu bu arayışı ile ahlaki değerlerden uzaklaşmakta, insan olmanın faziletlerini unutmakta. Çünkü makam hırsı ve zenginlik tutkusu insani değerlerin kaybolmasına neden olabilecektir.

Elbette ki insanoğlu makam sahibi de olacaktır zenginde. Önemli olan hırsa kapılmadan insani duygulardan uzaklaşmamak ve makamın, zenginliğin esiri olmamaktır. Makamlar da zenginlikler de geçicidir. Fani dünyadaki her şey kabir kapısına kadardır.

Dünyanın bu gerçek yüzünü gören insanlar dünyayı elinin tersiyle itmişlerdir.

Neyzen Tevfik, dünya malına tamahı ve kimseye zerre minneti olmayan biridir.

Kendisine memuriyet teklif eden Talât Paşa’ya,

“Memur olup da sonunda ne olacağım?”

Talât Paşa; “Devlette en üst kademeye yükselebilirsin”

”Ondan sonra ne olacak?”

“Hiç!”

“İşte ben, şimdiden bir HİÇİM”

Neyzen ne güzel son noktayı koymuş değil mi? Dünyanın geçiciliğine inanmış insanın dünyaya verdiği değeri en iyi anlatan örneklerden birisidir.

İnsanoğlu için dünya hayatının geçiciliği ile hiçlik var iken, ahret inancı olan insanlar için ise hiçliğin içinde varlığa ulaşma imkânı vardır. Bunun anahtarı da kendisinin Yaratanı karşısındaki aczini zaafını anlayıp ona yönelmesini sağlayacak hiçlik içinde bir hiç olduğunun farkına vararak ona yönelerek varlığa ulaşmasıdır.

Ruhuyla; “Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem… İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim… Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim” çığlığını kopardığı anda hiçlikten varlığa, sonsuzluğa yelken açmış olacaktır.