Şiddet Şiddeti Doğurur
Gün geçmiyor ki medya da şiddet haberleri yer almasın.
Bakıyorsunuz cinnet geçiren baba, ailesini katletmiş. Bir bakıyorsunuz sokak ortasında kadına şiddet uygulayan bir maganda. Bir bakıyorsunuz yol verme kavgasında silahlar konuşmuş. Bir bakıyorsunuz bir Eczanede istediği ilacı alamayan şehir eşkiyası, mafya arkadaşlarını toplamış eczaneyi basmış, ortalığı yıkmış, kulak kesmiş.
Biz nasıl bu hale geldik? Niçin insanımız karşısındakine tahammülsüz, bırakın tahammülü kin ve öfkeli? Nasıl oluyor da kavga etmek, birbirimize küfür etmek için en ufak bir kıvılcım yetiyor? Her şeyi kuvvet ile çözme anlayışı ile hareket edeceksek adliyeler niçin var?
İnsanın inanası gelmiyor. Bizler böyle bir toplum değiliz. Hani hepimiz kardeştik? Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindi? Hani yaradılanı severdik yaradandan ötürü.
Asrın ışık kaynaklarından Mevlana sinesini tüm insanlara açarak, “gel ne olursan ol yine gel” derken bizlere güzelliklerin, huzurun, kardeşliğin kapısını açmıyor mu? O halde bu öfke ve şiddet eğilimi niye?
Bir yerlerde yanlış yapıyoruz. Birey ve toplum olarak kendimize gelmemiz ve sorgulamamız gerekiyor.
Unutmayın keskin sirke küpüne zarar verir. Şiddet şiddeti doğurur. Rüzgar eken fırtına biçer.
Bir tebessüm, bir güzel söz kavgayı, nefreti alır götürür.
Polisiye tedbirlerle hiçbir sorunu çözmek mümkün değildir. Çözüm ne mi? Çok basit. İnsanlığı ve insani değerleri göstermek ve yaşatmak.
Not: Şu satırların yazıldığı anda TV de kendisine kimlik soran kişinin iki arkadaşıyla birlikte sitenin güvenlik görevlilerine satır ile saldırısı haberi vardı.