Tecrübeler insanları zaman armutları olgunlaştırır
Montaigne’inin Denemeler adlı eserinde okumuştum, tam olarak şöyle yazıyordu. “Kral beni hapse atmadığı için ona minnettarım, kral benim malıma el koymadığı için ona teşekkür ederim.”
Bu yazıyı ilk okuduğumda yıllar önce bana çok saçma gelmişti. Nasıl olurdu benim olanı bana lütfetmek? Bunun için mi teşekkür edecektim? Hiç bir suçum yok iken beni hapse atmaması için minnettar kalmak? Benim olanı almadığı için teşekkür etmek? Acizlik, lüzumsuz iyimserlik.
Yıllar ve o yıllarda çok haksızlıklar geçtikçe, senin olanın gasp edilmeye çalışıldığını gördükçe, sana ait olanın elinden alınmasının yüzsüzlük ile istenmesini gördükçe anladım.
Başarılar karşısında bırakın mükâfat görmeyi, başarınıza karşı durulmaması bile size yetiyordu.
Kral demek kötülük, haksızlık, adaletsizlikti ve kötülüğün, adaletsizliğin bulaşmaması en büyük minnet ve teşekkür idi.
Çünkü gül dolu bir bahçede değilsin dikenler içinde öğrendiğin gerçek buydu.
Montaigne haklıydı ama bunu anlamak için benimde haklı olmam gerekliydi, yılların bana kattığı haklılıklar.
Ceylan Yılmaztürk