Utanç yıllarımız

Utanç yıllarımız

Yiğitler yiğitler

Bizim yiğitler

Ülkemiz yakın tarihimizden bu yana nice azınlıkların nice aydınların nice masum insanların kalleşçe planlanmış katliamlarına tanık oldu.

Maalesef 90’lı yılların katliamları planlanmış; amacı belli olan; aydınlara ve aydınlık yıllara yönelik katliamlardır. Halkın manevi duyguları üzerinden rant elde etmek isteyen, emek vermeden saltanatlar içinde yaşamak isteyen belli bir güruh var ülkemizde!

Bu güruhun hayat bulması rahat rahat atlarını oynatabilmesi ancak aydınlarımız ve altın kalemli insanlarımızın susturulmasıyla mümkündü. Fikirleri ve yazılarıyla insanları aydınlattıkları için bu güruhun varlıklarının yegane engeli aydınlarımızın mevcudiyetiydi.

Bu mevcudiyet ortadan kalkmalıydı ki cahil veya cahil bırakılan kesimleri yönetebilsinler, duygularını kullanabilsinler, kendilerine gönüllü nefer edebilsinler! Tek istedikleri bu idi.

Bu güruhun amacı kendilerine biat eden, sorgulamadan dinleyen, cahil bırakılmış insanların sayesinde ‘’Laik Türkiye Cumhuriyetinin Temelleri’’ne fesat dinamitleri koymaktı. ‘’Reklam arası’’ olarak nitelendirdikleri Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak; kendi amaçları doğrultusunda cumhuriyeti yeniden şekillendirmekti!

31 Ocak 1990’da Muammer Aksoy hocamızı katlettiler!

7 Mart 1990’da değerli gazeteci Çetin Emeç’i katlettiler!

4 Eylül 1990’da Turan Dursun hocamızı katlettiler!

6 Ekim 1990’da Bahriye Üçok hocamızı katlettiler!

24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu‘yu katlettiler!

9 Ocak 1996’da Gazi Olayları’nda gazeteci Metin Göktepe’yi katlettiler! Metin Göktepe’nin katledilmesi belki diğer katliamlardan biraz daha farklıydı fakat sonuçta Metin Göktepe’de gerçekleri yazdığı için gerçekleri yazmasından rahatsız olan kesimler tarafından öldürüldü.

16 Temmuz 1998’de Gonca Kuriş’i kaçırdılar. 1999’da öldürülmüş olan Kuriş’in ancak 2000 yıllarda cesedine ulaşılabildi. Bir kadını domuz bağı ile bağlayarak kendileri gibi düşünen din adamı olmadığı için katlettiler bu kadar caniler!

18 Aralık 2002’de Necip Hablemitoğlu’nu katlettiler!

Ve maalesef 19 Ocak 2007’de barışçıl yazılarıyla tanınmış Hrant Dink’i katlettiler!

Hrant Dink’i katledenler dini temelli örgütler olmamakla beraber Hrant Dink’in yazmış olduğu barışçıl yazılardan rahatsız olduklarından ülkenin mevcudiyetini kendileri özelinde görenlerin yapmış olduğu katliamlardan biridir.

Bir yazar akademisyen ve siyaset adamımızın katliamını kronolojik tarih sırasında 90’lı yıllarda kalmış olmasına rağmen en sona bıraktım. Sebebi, 21 Ekim yani bugün onun ölüm yıldönümü olması! Sizin de kolayca tahmin edeceğiniz gibi Ahmet Taner Kışlalı’dan bahsediyorum.

26 günlük bebesini kış günü doktora kontrole götürmek isterken; “Niloşum üşümesin. Aracı çalıştırayım. Siz 3 dakika sonra araca gelirsiniz” diyen iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir akademisyen, iyi bir kültür bakanı olan Ahmet Taner Kışlalı; arabasının kontağını çevirdiğinde maalesef kendisi için kurulan kalleşçe bir plan vücut bularak onu sevenlerinden, bu hayattan ve 26 günlük Nil’inden koparmıştı.

Dünya iyilerle kötülerin sürekli çarpıştığı bir tiyatro sahnesidir. Keşke hep komedi tiyatrosu sergilense insanlar ağlamasa insanlar üzülmese hem gülsek hem düşünsek… Dünya ne kadar güzel olurdu?       Başta çocuklarımız, kadınlarımız, hayvanlarımız ve tabiatımız çevremiz katledilmese…

Bu kıymetli değerlerimizin kalemini kıranlar, evlatlarının boynunu bükük koyanların da bir gün elbet kalemleri kırılacaktır. İşte o zaman ‘’Laik Türkiye Cumhuriyeti’’ ne inananlar, insan sevgisi ile dolu olanlar onların yaptığı gibi haince pusularla katliamlarla değil; adaleti yeniden tesis ederek demokrasinin ışığında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet fabrika ayarlarına döndürülecektir. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacaktır!

Mahsuni Şerif ne kadar güzel söylemiş.

Yiğitler Yiğitler

Bizim Yiğitler.

Alnı çizgi çizgi

Zafer oluklu

Yiğitler Yiğitler

Bizim Yiğitler

Suna ÜLGER

EMKADER Başkanı