1 Temmuz Kabotaj Bayramı

1 TEMMUZ KABOTAJ BAYRAMI

1 Temmuz günü Denizcilik ve Kabotaj Bayramı sahil şehirlerimizde kutlanılmaktadır. Tüm ulusumuza kutlu olsun.

Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren Barbaros’un ilk gemisini Antalya Kale içinde 40 merdiven altında ki tersanede yaptığını Antalya tarihini yazan kitaplardan biliyoruz. Gemi deyince bugünkü devasa gemiler değil, Türk kıyılarının çok girintili ve çıkıntılı olmasından dolayı basık, ince ve uzun hafif yelkenle hızlı giden kürekle çekildiğinde suda ok gibi kayan teknelerin manevra kabiliyetleri yüksek olması nedeni ile büyük ve hantal gemileri ele geçirmek onlarla savaşmak ve başarılı olmalarını sağlayan bu gemiler az ürün üreten kıyı halkının ürünlerini daha çabuk taşıyarak ticaretteki akışı kolaylaştırarak üreten insanların ekonomik yapılarını düzelten bir gelişme ile büyüyen Osmanlı ve korkulan Türk gücünü yok etme azmi batılara buharlı makineleri ürettirmiş ve demir-çelik çağı ile silah çağı da hızla gelişmiştir. Bu gelişmeye ayak uyduramayan Osmanlı ise kapitülâsyonlar sonucu kıyılarımızda bütün milletlerin gemilerine ticaret hakkı tanımış, Türklere yasaklamıştır. Osmanlı yenik düşmüş zorla yaptığı anlaşmalarda gemi ve kayık yapamamış. Türk milleti ayağını denize dahi sokamamıştır. Donanmamızın olmaması, Girit ve Mora katliamlarına neden olmuş, Osmanlı bu topraklardaki kaybının bedelini kanla, canla, toprakla öderken ekonomisi çökmüş küçülmüşte küçülmüş.

Dünyadaki ilk denizciliği yapan Türklerin orta Asya da gemicilik yaptıklarını ve kuruyup çöl olan Aral denizinden sonra göçlerin başladığını, Dünyada muhtelif mekanlara yerleşen Türkler denizcilikte önder olarak yerlerini aldılar.

1914 yıllarında Birinci Dünya Savaşı sırasında İzmir’den Mersin’e kadar sahillerimizin kuşatılması Fransızlara bırakılmış ve bu amaçla Paris II ve Alexandria Kruvazörleri bu kıyıları devamlı denetlemişler ve yük taşıyan en küçük kayığı bile yakalayıp insanlarını tutuklayıp içindeki malları alarak tekneleri parçalayıp batırmışlardır. Bu girişimi ise Kaş, Finike, Çamyuva yöresi halkı ile sayıları bir elin parmağı kadar az olan Kahraman Türk Jandarmaları ile Antalyalılar tarafından bu iki muhteşem gemi batırılmıştır.

Balığımızı tutamaz, sebze meyvemizi karayolu olmadığı için gemi veya kayıklarla taşıyamaz iken kendi kıyılarımızda bir limandan diğer limana, bir hava alanından diğer hava alanına uçak kaldırmamızın yasak olduğu ortamda özgür olmadığımız yaşam içinde konulan bu ticari Ambargo Lozan Antlaşmasının 10. maddesi gereğince Türk bayrağı taşıyan gemilere verilmiş ve yabancıların kıyı ticareti sona ermiş kıyılarımız gemiciliği ile bağımsızlığına kavuşmuştur.

1926 da yürürlüğe giren 815 sayılı Kabotaj kanuna göre

a) Türk kıyılarında mal ve yolcu taşımak, limanlarda, limanlar arasında çekme, kılavuzluk, her türlü liman hizmetleri, Türk bayrağını taşıyan gemilere ve teknelere münhasırdır.

b) Marmara denizi ve Boğazlar ile göllerimizde, nehirlerimizde, kara sularımızda, körfez, liman ve koylarımızda; makine, kürek, yelkenle hareket ettirilen büyüklü küçüklü tekmil teknelere işletmek, tarak, prizman, duba, sal, mauna, şad, şamandıra ve kurtarma gemileri bulundurmak hakkı, Türk vatandaşlarına münhasırdır.

c) Kara sularımızda her türlü deniz mahsulleri avcılığı ile kum ve çakıl çıkarmak, su üstünde yada altında mevcut kazaya uğramış yahut bırakılmış gemi ve tekneleri çıkarmak, kurtarmak, dalgıçlık, kılavuzluk, deniz bakkallığı, bütün Türk gemilerinde her derecede ve rütbede gemi adamlığı, iskele hamallığı, her çeşit deniz esnaflığı yapmak, keza, Türk vatandaşlarına münhasırdır.

Bu haklar 1 Temmuz 1926’dan itibaren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına geçtiği için her yıl 1 Temmuz gününü Denizcilik ve Kabotaj bayramı olarak kutluyoruz.

Kazanılan bu haklarda Kabotaj üç aşamalı olarak gizli kalmıştır. Deniz, göl, baraj ve nehirlerde kıyıları bulunan şehirlerimizdeki kıyı balıkçılığı ve küçük kayık gezintileri bölge denetimlerine bırakılmış en küçük kabotaj hakkıdır. Bu uygulama daha yeni yerine oturmuş ve liman başkanlıkları tarafından kontrol altına alınmış, her tekne numaralanmış sicil kayıtları tutulmuştur. Kaçakçılığı sahil güvenlik kuruluşları denizden kontrol ederken Jandarma ve Polis de kendi yetkilerindeki alanları karadan denetleme yetkisine sahip olmuştur.

Denizlerimizden Okyanuslara kadar uzanmamız için mevcut kanunlarımız yetersiz. Panama, Liberya, Malta, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimine bağlı gemilerin tonaj yükleri çığ gibi büyümüş sıfır vergi ve gümrük uygulamaları diğer devletlerin gemilerini bu ülkelerin bayraklarını taşımaya neden olmuş hatta Türk gemileri bile bu akıma uyarak gemilerinin isimlerini değiştirerek TÜRK bayrağımızı indirerek yabancı bandıralı bayrakları çekerek ticaret yapıyorlar.

Özelleştirme kapsamı içinde satılarak yok edilen gemilerimizin yerlerine yenileri alınamamış, beğenilmeyen o gemiler jilet olduktan sonra arar olduk. Son özelleştirme kararlar ile adeta gemiciliğimiz yok edilmiştir. Sahillerimizde sefer yapan Kadeş, Trak, Nejat, Marmara, Karadeniz gibi gemilerimizin seferleri iptal edilmiş, yeni seferler halkımızdan esirgenmiştir. Oysa bu hatların canlılığı kıyı kabotaj hakkımızın devamını gösteren, ispat eden bir hareket olup dar gelirli insanlarımıza sağlanan ucuz bir gezi imkanını da doğurur ve yurdumuzun insani ülkemizin güzelliklerini bir kere daha görür.

Dünyayı titreten Barbaros’un torunları Ceneviz, Sakson, Arap gibi korsan denizciliğini yok ederek, dünya denizlerine hürriyet getirmelerinin intikamı rakiplerimizce çok kötü olmuş ve hala bazı yasaları hafifleterek Büyük Kabotaj hakkımızın, Bir denizcilik bakanlığımız olması ile kazanacağız.

1 Temmuz Denizcilik bayramını yapmamız sahillerimizde yapılan gösterilerden öteye gidemez. Eziklik duygularımızı arttırır. Kıta sahamız, hava sahamız diye bağırdığımız da kabotaj hakkımızın önemini daha iyi bilmemize neden olmuştur.

Neyin hangi denizciliğimizin bayramını kutluyoruz bilmiyoruz. İnşallah uluslararası alanlarda büyük şileplerle, tankerlerle ve transatlantik yolcu gemileri ile donanmış deniz ticaret filomuz ile gelecek 1 Temmuz bayramlarını kutlamak Türk milletine nasip olsun. Zor değil kanunlarımızdaki değişikliği düzenleyerek yeniden yapılırsa, bir günde dünya ticaret filoları Türk bayrakları ile donanır en önemlisi yurt dışına kaçan servetlerimizin tamamı geri döner. Ekonomideki dışa bağımlılık azalır ve genç leventlerimiz ile Dünya denizleri yeniden şenlenir.

Deniz sektöründeki ticari faaliyetimiz % 10’ları geçmiyor. Limanlarımızdan yapılmayan hizmetlerden alınan rüsumlar Orta Asya kara yolu bağlantılı hatları ortadan kaldırdığı gibi, Kontenyer taşımacılığında gerekli liman donanımlarının eksikliği Ürdün gibi ülkelerin demir atılamayacak limanına ticareti kaydırmaya neden olmuştur. Irak ambargosunu delen Ürdün deniz taşımacılığında Irak’a büyük yükler taşımıştır. Rekabete açık projelerin üretimi, teşvikler ile desteklenmesi denizciliğimize can katar. Yat turizminde ormanlarımız değerlenir tersanelerimiz çoğalırsa gerçek turizm ortaya çıkar. Ro-Ro taşımacılıklarının hatları çoğaltılmalı; Mısır, İsrail, Fas, Tunus gibi ülkelere ulaşmalıyız.

Deniz Kuvvetlerimizde uçak ve helikopter gemilerimiz ile deniz savaş filolarımız arttırılmalı özellikle manevra kabiliyeti yüksek, sahillerimizde yunuslar gibi yüzlerce süratli küçük tekneler ile sahillerimiz korunmalı.

YURTTA SULH CİHANDA SULH sözü ile bizlere enginlikleri gösterip hedef veren ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün emaneti olan TÜRKİYE Cumhuriyeti en iyi yerde olması için bir basamak taşı da denizciliğimizdir.

Deniz şehitlerimizin ruhlarının huzura ermesi için kaybolan haklarımızı kazanmak dileği ile Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Özkan Ekekon

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*