UÇSA DA KEÇİ UÇMASA DA!
Hayatta en zor şey hakperest olabilmektedir. Bu kadar önemli olan bu sihirli kelime ne anlama gelmektedir?
Lügat anlamına bakıldığında hakperest; “haksever, adaletle hareket eden, doğruluktan ayrılmayan, doğruluğu ciddi ve samimi seven, hakka iman eden ve hak üzere olan” anlamına gelmektedir.
Hakkın hatırını her şeyden âli tutamayan, hak karşısında boynu kıldan ince olamayan insan hiçbir zaman hakperest olamayacağı gibi insaflı olması da beklenemez. Çünkü her şeyin temelinde hak kavramı ve adalet anlayışı vardır. Hak kavramının ve adalet anlayışının hak-ile yeksan edildiği toplum, fert ve sistemler asla uzun ömürlü olamazlar ve yıkılmaya, kokuşmaya mahkûmdurlar. O yüzdendir ki “adalet mülkün temelidir” serlevhası adaletin dağıtıldığı yerlerde asılıdır.
Hakka gözünü kapatan, hakkı dağıtmayanın hem ferdin hem de toplumun hukukuna tecavüz ettiği unutulmamalıdır.
İnsanları hak duygusundan uzaklaştıran şey ise şahsi menfaatleri ve ihtirasladır. Hakkı söyleyene veya hak talep edene hakkını veremeyen aslında kendinden yani insanlığından uzaklaştığının farkında olsaydı tir tir titrer ve kendisine gelirdi. Çünkü insanı insan eden hak anlayışı yani hakperest olabilmesidir. Haklının tarafını seçmemenin, seçememenin karşılığı zalimdir. Çünkü hakka tecavüz edene zalim, yapılan işe de zulüm denir. O yüzdendir ki haksız olduğunu anladığı anda özür dileyen ve geri adım atan insan erdemli insandır.
Hakka gözü kapalı insanlarda ki önyargı ve kabul öyle büyüktür ki artık ne deseniz fayda etmez. İşte size bunu anlatan bir Arap hikayesi:
İki bedevi varmış, sırt üstü yatmışlar, dinleniyorlarmış bir gölgelikte. Sonra, ilerideki dağın önünde bir karaltı görmüşler.
Biri demiş “Bence o karga”
diğeri demiş “Bence keçi”, bir münakaşadır gitmiş…
“Keçi”
“Karga”
“Keçi”
“Karga”
Biraz sonra o gölge uçup gidince haksız durumdaki bedevi demiş: “Uçsa da keçi, uçmasa da keçi.“
Bu darbı-mesel o gün bugündür hakperest olamayanlar için ibretlik hikayedir.